Friday 22 July 2016

O kadar yedik içtik, bir diyet demedik.

Geçtiğimiz 28 günü rafine şeker, soya, süt, buğday ürünleri yemeden, kafeinsiz ve alkolsüz geçirdim.  Dahası da var, haftanın dört günü yağsız beslendim, o dört günün ikisinde meyve bile yemedim.  Kalan üç günde de avakadodan somona, zeytinden tahine sağlıklı yağlarla neredeyse banyo yaptım. Porsiyonlarım bütün bu dönemde normalde yediğimin yarısından da azı kadardı.
Önce karbonhidrat ve meyve ağırıklı, ardından protein ağırlıklı, ardından iyi yağlarla dolu üç fazdan oluşan bu diyet metobolizma hızını arttırmayı hedefliyor. Günde beş kere, aşağı yukarı aynı saatlerde yemek yiyerek vücuduna hiç aç kalmayacağı sinyalini vermek gibi bir hedefi var.
Tabii o hiç aç kalmamak bence biraz iyi niyetli bir söylem. Bazı saatler açlıktan insanları pizza veya köfte gibi görmeye başladım. Çin yemeği diye ağlaştım.  Ama dayandım. Tatlı düşkünlüğüm olmadığı için şekeri hiç aramadım.
Benim dört, kocamın yedi kilo ile vedalaştığı bu 28 günün sonunda kendimi oldukça iyi hissediyorum ve bu diyeti önce hemen  14 gün daha, sonra da tatil ve yeme içme periyodu bittikten sonra bir 28 gün daha tekrarlayıp bütün fazla olduğunu düşündüğüm kilolarımla vedalaşmak istiyorum.
Ben aynen önerdikleri gibi bütün yemekleri dev miktarlarda pişirip porsiyon porsiyon dondurdum. Bu bana hem alışveriş yaparken, hem de haftayı planlarken kolaylık sağladı.  Bu haftayı planlarken kısmı müthiş mühim, efektif bir şekilde diyet yapmak için her gün, her oğün yiyeceklerinizi önceden planlamanız gerekiyor çünkü. Ofiste başka bir mesai arkadaşım da aynı rejimi yaptığı için birbirimizle yemek değiş tokuşu da yaptık.
Haftanın yedi günü günde üç oğün ve iki kere ara oğün yemenin, bütün bunlar için hazırlık yapmanın, dışarıda yemek yiyememenin, alkolsüzlugun zor ve sıkıcı olduğunun farkındayım. Ama bu düzen bana oldukça iyi geldi. Yine de bu rejimi geçen yıldaki iş tempomla birlikte yapmak istemezdim. Zamanlamayı seçerken sosyal hayatım ve iş tempomun sakin olduğu bir zamana denk getirmeye de çalıştım.
Özellikle de canım isterse her alıştığım yiyecekten vazgeçebilecek kadar motive olabileceğimi görmekten hoşnutum.  Bir yiyecek veya içeceğe  “bağımlı‘ olma fikri beni sonsuz rahatsız ettiği için bunu tecrübe etmekten memnundum açıkçası.
Şimdi normal hayatıma dönüş yaparken bu rejimden öğrendiğim bir takım şeyleri kullanacağım elbette.
Öncelikle mümkün olduğu kadar 5 oğün şeklinde yemeye devam etmek istiyorum. Zor olsa da, haftasonları da. Normalde haftasonları çoğunluklar büyük bir kahvaltı ve erken bir akşam yemeği yiyorduk ama bu şekilde yemeğe saldırmayacağım diye umut ediyorum.
Her sabah uyanır uyanmaz kahvaltı etmeye devam edebilirim. Normalde uyanmamla kahvaltı etmem arasında 1.5 saat kadar bir vakit oluyordu çünkü.
Hafta içi hiç kafein almadan yaşayabilirim. Haftasonu mümkünse demli bir çay içerim ama. Kahveyi zaten ağzıma koymadığım için tuzum kuru gördüğünüz gibi. Günde 10+ fincan kahveye alışık zavallı kocam ilk onbeş gün başağrısından kıvrandı.
Ofiste yanımda hep olan paketli atıştırmalıkları da artık yemeyeceğim zannederim. Üzerinde organik, raw, sağlıklı, şekersiz yazsa da içinde tonla tatlandırıcı var çünkü. Her gün, aksatmadan öğle yemeğimi evden getirebilirsem çok iyi olacak. 
Akşam yemeklerinde de, en azından sair günlerde insani porsiyonlar yemeyi becerirsem, yemeklerimin sağına soluna tadı artsın diye yağ, fındık fıstık, peynir sokuşturmak yerine sebzeye asılırsam bu iş olur mu dersiniz?

2 comments:

  1. doktorcum diyet konusunda azicik daha detay verir misin? 28 gunde 3 faz mi tamamliyorsun yoksa bi hafta icinde uc faz mi var?

    ReplyDelete
    Replies
    1. Kullandigim kitap suydu ve tamamen sadik kaldim: https://hayliepomroy.com/books/the-fast-metabolism-diet/
      Bir haftada uc fazdan olusuyor bu arada, oyle 28 gunu 3 e bolerek degil cok sukur.

      Delete