Geçen sene, kendi
deyimiyle ‘tabağında zıplamayan her şeyi yiyen’ kocam yılın yarısında Çin’ de
yaşadı ve her gün yediği her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatarak içimdeki
Asya mutfağı sevgisini pekiştirdi. Zaten çok sevdiğim bu yemekleri şimdi, onun
anlattıklarından ve kendi kısa seyahatimden sonra daha sık yapar oldum. Elbette
benimkiler, tamamen çakma Asya yemekleri; pek bir otantizm derdim olmadan, evi
her yemek için beş ayrı şişe sosla doldurmadan, temel Asya pişirme kurallarına
(her yemekte tatlı, tuzlu ekşi ve acı dengesi olması, yumuşak ve kıtır şeylerin
birlikte servis edilmesi gibi) uyarak, gerisini çok sallamadan yaptığım
yemekler. İşte evde, hepi topu on beş dakikada yapıp çok severek yediğim bir
Asya çakması: Asyatik soslu, yeşil soğanlı, kaju fıstıklı
biftek.
İnce ince kestiğim iki minik bifteği (toplam 300
gram kadar etten bahsediyoruz) soya sosu, 1 yemek kasığı fish sauce ve
azıcık pirinç sirkesiyle yaptığımız terbiyede üç beş dakika bekletiyoruz. Bu
arada beş, altı tane irice (buradaki taze soğanların hepsi epey kalın) taze
soğanı diyagonal olarak 1 santimlik parçalara bölüyoruz. Beyazları ve yeşil
sapları ayırın, yeşil sapları tavaya biraz sonra atacağız ki çıtır
kalsınlar.
Etleriniz terbiyelenirken hemen kutsal Asya
üçlüsünü hazırlayabilirsiniz; 1 adet çok acı biber, bir parmak boğumu
büyüklüğünde zencefil ve üç diş sarımsağı ufacık ufacık, pirinç tanesi kadar
doğrayın, simdi ona ihtiyacımız olacak. Bu işi yaparken wok’umuzu
da ateşe oturtuyor, güzelce ısıtıyoruz. Wok epey sıcak olduğunda bir avuç kadar
tuzsuz kaju fıstığını renkleri dönene kadar çevirip bir kenara alıyoruz. Çok
güzel kokan kavrulmuş kuruyemişe dalmak isteyen ev ahalisini düşünerek elinizi
bol tutabilir veya kajulari hayatiniz pahasına saklayabilirsiniz, orası size
kalmış.
Şimdi elimizde hazır çok güzel ısınmış wok’umuz,
bir de kutsal üçlümüz var. Az bir miktar ayçiçek yağını tavamıza
koyuyor; hemen sarımsak, biber, zencefil ekliyoruz. Malzemeyi yakmadan, mümkün
olan en yüksek ateşte söyle bir çeviriyor, yağımızı aromalandırıyoruz. Ardından
ateşi iyice yükseltip etleri terbiyesi ile birlikte coss diye tavaya atıp
elimizi çabuk tutarak etleri çevirmeye başlıyoruz, soğanların beyaz kısımlarını
da ekliyoruz. Etlerin dışı pişer pişmez iki yemek kasığı kadar istiridye
sosunu tavaya boşaltıyoruz. Simdi ateşi çok az kısıp soğanların yeşil
kısımlarını, kaju fıstıklarını da ekleyebiliriz. Tüm malzemeyi söyle bir
çevirip etlerin ve soğanların yapışkan sosumuzla tamamen kaplandığından emin
olunca yemeğimiz hazır demektir.
Ben bu yemeği sebzeli noodle ile yemeyi seviyorum.
Sebze olarak elimin altında ne varsa kullanıyorum, genelde iri iri doğranmış
kırmızı soğan, bezelye, pak choi (Türkiye’de olsam pazı kullanırdım.) ve soya
filizi gibi sebzeleri wok’ta kutsal üçlü ile çevirip haşladığım
noodle’lara ekliyorum, üzerlerine biraz soya sosu ve susam serpiştiriyorum.
Sosu güzel çektiği ve ertesi güne de güzel dayandığı için Japonların soba noodle’ları bugünlerde favorim. Yanına da salata olarak sebze soyucusuyla uzun şeritler halinde
kestiğim, pirinç sirkesi, seker ve tuz ile on beş dakikada turşulaştırdığım
salatalık pek lezzetli oluyor.
Yeni başlayanlar için
kolaylık sağlayan onu yamuk wok kullanıyorum. Bununla artistik hareketler
daha kolay, daha
tehlikesiz. Pek çok Asya yemeği için çok
az da olsa takım taklavata ihtiyacınız var. Bir wok tavaya, güzel bir
spatulaya, sarımsak ve zencefil rendelemek için mini bir rendeye yatırım yapın
derim. Hem ben wok tavamı zeytinyağlı pırasa pişirmekten ıspanak kavurmaya
kadar kırk ayrı işte kullanıyorum, hele ağzına oturan bir tencere kapağınız da
varsa her gün bile
kullanılır.
Temel üçlü: Aşağı yukarı her wok yemeğine aynı
üçlüyle başlıyorum; sarımsak, acı biber, zencefil üçlüsü ile ayçiçek yağımı
tatlandırarak. Susam yağını kullanacaksam sadece yemeği tatlandırmak için, az
miktarda kullanıyorum, fazlası bana ağır geliyor. Bunun için kutsal üçlüyü
–Sarımsak olmayan ev olur mu zaten? – hep el altında tutmakta fayda var. Ufacık
bir miktar zencefil aylarca duruyor ne de olsa.
Soslar: Bunun yanı sıra birer şişe soya sosu,
istiridye sosu ve Tayland usulü balık sosu ve bence yeter de artar bile. Ha
bire kullanmıyorsanız bu üç şişe sos sizi epeyce
götürüyor.
Ekstralar,
süslemeler: Olsa da olur olmasa da olur şeyler klasmanından pirinç
sirkesini bulamıyorsanız pekala elma sirkesi ile ikame edebilirsiniz.
Tatlı-ekşi, acı-tuzlu ve yumuşak-kıtır dengesi için elinizin altında tuzsuz
fıstık, kaju fıstığı, susam, siyah susam gibi şeyler olursa da hem yemekler
daha güzel görünür, hem de daha olayın ruhuna uygun tatlar yakalamış olursunuz.