Tuesday 26 April 2016

Geçen Haftanın Akşam Yemekleri

Sopranos'un bir bölümünde (S2E7/D-Girl) özetle Tony, Carmen ve Adriana lokantada yemek yiyor, sohbet ediyordu. Christopher sevgilisi Adriana'yı aldatmakla meşgul olduğundan yemeğe geç ve atarlı geliyordu. Muhabbet, "Ne zaman evleneceksiniz, Anna'ların düğününde catering'i kim yapıyor, orası bozdu, burayı tutsunlar, ne yiyelim, önden şunu söyleyelim," falana bağlayınca Chris, "Yeter be, her dakika yemek konuşmanızdan içime fenalık geldi. Devamlı salam, peynir, fasulye konuşuluyor. Boğulucam artık!" diyerek arıza çıkarıyordu. Tony bu duruma tabii ki çok sinirleniyor ve Chris'i, "When you are married you'll understand the importance of fresh produce," diyerek azarlıyordu. Şahane bir sahneydi. 

Yemek önemli. Annemle babamla konuşurken ikisine de ayrı ayrı akşama ne pişirdiklerini sorarım, Deniz Bey'le öğlene doğru bazen ne yiyceksin mailleri döndürürüz, Ahmet Hanım'a öğleden sonra yemekhanede ne yediğini sorup o tarafın da yoklamasını mutlaka alırım. (Öğlenleri kaliteli bir yemekhane olayı da ne güzel, ne rahat yav, ben hep kendim hazırlıyorum.) 

Neyse işte, biz de bir hafta boyunca akşam yemeklerinde aşağıdakileri yedik.        


Çarşamba: Cacık, köz patlıcan salata, karışık salata, köfte.


Perşembe: Num Num'da klasik menümüz. Nacho, karidesli mücver, tavuk şinitzel. Num Num'da çok sevdiğim bir diğer şey de yanında humusla gelen Kıtır Hamsi.


Cuma: Balkon sefası. Körili mercimek köfte ve kabaklı-cevizli yoğurt mezeyi Macro Center'dan aldım. Wasabili pirinç krakeri de yine oradan, çok güzel bir şey. Zeytinyağlı taze fasulyeyi kendim yaptım.

Cumartesi Todori'de ailevi doğum günü kutlaması vardı. Klasik razı mezeleri falan filan, gerçi ben bir bira içtim. Agop'un kazı gibi yerken tabakta karışmış bin bir mezeyi fotoğraflayasım gelmedi. Todori de bence eh bir yermiş, hislerimi şöyle özetleyeyim: çağırılırsam itiraz etmem giderim, kendim orada plan program yapmam. Evet, bence çok güzel özetledim. Dolayısıyla Cumartesi akşamına dair bir fotomuz yok.


Pazar akşamı kanepede televizyon karşısında John Oliver seyrederek yemek yedik. Önden Celal Usta'dan mercimek çorbası söyledim. Ahmet de kendiliğinden acı biberli ve sarımsaklı makarna yaptı, üstüne çedar rendeledi.


Pazartesi işle güçle canımdan bezdiğimden ancak bu kadar sofra kurabildim. Kahvaltı ettik. Peynirli yumurta ve domates-biber salatası. Çocukken de evde kahvaltılı akşam yemeklerini severdim.


Salı akşamı Ahmet Akasya'da yukarıda Num Num'da kendi başına yine şinitzel yerken ben de aşağıda Shake Shack'te bir başıma etsiz Shroom Burger ve peynirli patates kızartması yedim. Herkesin ne yemek istediğine dair çok net bir fikri ve arzusu vardı, aşkımızı özgürce yaşadık. Fakat ben bu yemekten sonra bu haftanın spesyali pretzelli ve karamelli dondurmadan dev boy alıp eve getirdim. Dondurmanın tek eksiği biraz daha tuz ve çıtır doku, ki onu da içine çubuk kraker katarak halledicem. Yoksa uzun zamandır yediğim en güzel şeylerden biri. Düşündükçe heyecanlanıyorum.  

2 comments:

  1. Karbonhidratı dayamadan yemek hazırlamanı takdir ettim Müge bey! Benim illa bi patates yada pilav oluyor ayı gibi.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Bizi sen plogçu yaptın, bacım. Çalışmalarımız devam edecek.

      Delete