Thursday 2 June 2016

Brezilya'da Market Alışverişi


Yurt dışında market gezmeyi sevenler derneği kursak epey kalabalık oluruz diye tahmin ediyorum. Böyleyken Brezilya ve Meksika’daki marketlere dair görüşlerimi yazmak istedim. Ne de olsa, oralarda bir ev alışverişi yapmak durumundaydım. O yüzden yurt dışına çıktığımızda kurcaladığımız niş ürünlerle kalmayıp sebzesine, süt ürününe kadar bol bol inceleme fırsatım oldu. Her iki ülkede de otelimize yürüyüş mesafesinde çok büyük birer market vardı. Önce Brezilya’yla başlayayım ve bu yazı fazla uzun olmasın diye önce bu ülkeyi anlatıp Meksika’yı bir başka yazıya saklayayım.
Pao de Açucar adındaki bir zincir marketten alışveriş yapıyordum. Brezilya marketlerinin benim için en büyük sorunu ürünlerin üzerinde İngilizce açıklama yazmamasıydı. Portekizce sözcüklere göz alışkanlığım olmadığından ve üstüne İngilizce’nin Brezilya’da sanıldığı kadar yaygın konuşulmadığını katarsak neyin ne olduğunu çoğu kez anlayamadım. Bu durumda çoğu kez markette gözüme İngilizce bilebilecekmiş gibi gelen beyaz Brezilyalılara yanaşıp “O ne, bu ne, bu var mı? Bu yoğurt mu, krema mı?” falan diye sormak durumunda kaldım. Yani bu durumda Brezilya marketlerinde herhangi bir ürün kadar, beyaz Brezilyalı da aradım diyebilirim. Her zaman olmasa da, çoğu kez İngilizce bilene rastlayıp bir cevap alabildim ve hepsi de gayet sevecenlikle yardımcı olmaya çalıştı. Bu ürün üzeri okuyamama sorununu en çok süt ürünleriyle yaşadım çünkü hangi ürün yağlı, hangisi yarım yağlı, hangisi yağsız hiç anlayamadım. O bildik renk kodlamasının geçerli olmadığı bolca ürün vardı. Bir kere tutturduktan sonra almaya devam ettiğim ürünler de oldu, yeni ürün denemek istediğim için ne, nedir diye baştan sormak zorunda kaldıklarımda. Süt ürünü demişken şunu da ekleyeyim, onlarda da kefir gibi bir şey var. Ve Danone gibi büyük mandıralar sanıyorum asıl parayı bizden değil, buralardan kaldırıyor. Çeşit çeşit ürünleri öyle sıra sıra uzayıp gidiyordu.
Brezilya’da kaldığımız odanın mutfağı araç-gereç olarak çok yetersiz olduğundan ve odaya kahve makinesi ve bir bıçak daha dışında başka bir şey getirtmeyi başaramadığımızdan, açıkçası orada ben pek yemek yapmadım. Adeta haşa kızlı-erkekli olmayan bir öğrenci evindeymişiz gibi salata, makarna, omlet, paket çorba ve peynirle yaşadık ya da zaten yeni şeyler denemek istediğimizden dışarıda yedik.
Bu arada Sao Paulo dünyanın en pahalı şehirlerinden biri olduğundan, aynı pahalılık market için de geçerliydi. Gerçi meyve, sebze, peynir gibi ürünler çok ucuzdu. Ama yalnızca onlar ucuzdu. Market markası makarna bile altı lira civarındaydı, en çok buna şaşırdığımdan aklımda bu kalmış.
Brezilya’da limon olmamasını ve salatalarda lime tadını başta çok garipsedim ama kısa sürede alıştım ve sonrasında misket limonuna kol gibi para bayılmamanın tadını çıkardım. Şaşırdığım bir diğer şeyse, expat’ın bol olduğu bir bölgede olmamıza rağmen ne marketin içinde, ne de civardaki kitapçılardan İngilizce tek bir dergi bile satılmamasıydı. Ucuza Hello külliyatı düzerim derken büyük hayal kırıklığına uğramıştım.
Onun dışında koca bir demet nane, dereotu veya maydanoz almak yerine bunların azar azar ama bir arada satıldığı tek paketlerden aldım. Doğranmış karışık salata, rendelenmiş havuç paketleriyle çabuk salatalar yaptım. Kimi zaman yanında reçelle de satılan, dilimlenmiş şarküteri ve peynir tabakları çok pratikti. Zaten orada da açıktan mezeler, hatta yemekler satılıyordu. Çoğu kez bunları denedik. Bir gün de hepsi o kadar da ucuz olmayan bin bir çeşit egzotik meyveyi toplayıp denedik. Kimini sevdik, kimini sevmedik ama alışkın olmadığımdan, hiçbiri sonrasında yokluğunu hissettiğim şeyler olmadı.
Bunlar dışında şimdi hatırlamaya çalıştıkça aklıma markette bolca dondurma, sorbe, donmuş yoğurt çeşidi olduğu geliyor. Dilim olarak da satılan donmuş pizzalar, boş pizza tabanları, Brezilya tatlıların satıldığı market içi pastane ve fırınlar, benim dil sorunu yüzünden hiç faydalanamadığım kasap ve balık reyonları da oldukça genişti.
Markette ve eczanede satılan şampuandan güneş kremine her türlü kozmetik ürünü ya bizimle aynı fiyattaydı, ya da daha pahalıydı. Çoşamadım. Alkol ürünlerine gelince, açıkçası Brezilya’da eve neredeyse hiç içki almadığımdan pek bilemiyorum. Brezilya’da Yeşilaycı olmadım tabii. Rio’da festival zamanı gerek sambadromda, gerek sokakta satılan biralar sanıyorum beş liraya denk geliyordu. Eh, o hesapla ucuz işte. Markette satılanı daha da ucuzdur mutlaka. Bizde bira markaları sponsoru oldukları etkinliklerde bile o paraya satmıyordu birayı. Dikkat ederseniz, cümleyi büyük bir üzüntüyle –di’li geçmiş zamanda kurmak zorunda kaldım.

Neyse, kasada paketlemeye yardım eden elemanlar burada da vardı. Bir de her seferinde vergiye dair bir şey soruyorlardı. Ne cevap verilmesi gerektiğini öğrenmiştim ama şimdi hatırlamıyorum. Neticede Brezilya marketlerinde vergimizi de şakır şakır ödedik.

1 comment:

  1. benim bu market zinciri ile tek hatırladığım şey; sırada beklerken (rio'da olmuştu) önümdeki yaşlı ve hafif tırlak bir teyzenin sebepsiz bana yumruk atma çalışmalarıdır. bira alıp plaja gidecektim aslında, kadın bakınca da biraz gülümsemiştim. sevmedi beni herhalde.

    ReplyDelete