Çoğu kız çocuğu yemek pişirme kariyerine kek pişirerek başlar. Kolay, yağmurlu bir akşamüstü hemen çırpılıp tatlı tatlı yenecek bir anne keki mesela. Çoğu genç kadın da illa ki bir manitaya kek pişirmiş, kalbe giden yolun mideden geçip geçmediğini test etmiştir.
Benim kendi kendime ilk pişirdiğim yemek -ki bu annemin her fırsatta
hatırlatmaktan bıkmadığı bir anıdır- kek değil, zeytinyağlı kerevizdi. Manitacılık için pişirdiğim keklerin hiçbiri
istediğim etkiyi yaratmadı. 2013’de Gezi
olayları sırasında burada deli köpekler gibi uyuyamaz ve yerimde oturamazken
sanki herşey iyiymiş, normalmış gibi yapmak için üst üste pişirdiğim kekler
yüzünden kek olayına biraz mesafe koyduğum bile söylenebilir. Hiçbir şekerli
hamur o zamanki öfke ve üzüntümü dindiremezdi, ama yine de eriklisinden
limonlusuna, hepsini denedim.
Hollanda'da kuver at nalı şeklinde belli ki. Burada yazıları siteye ben koyuyorum diye gönlümce at koşturuşuma şahit oluyorsunuz. - Müge |
Kendi kendime geliştirdiğim ilk gerçek tarifin bir kek tarifi olması bu
açıdan komik. Belki de bu, en azından yemek tarifi kariyerime normal bir
şekilde başladığıma işarettir.
Ricotta ve portakallı kek
120 gram esmer şeker + (30 gram kalıbın dibi için)
250 gram ricotta (ricotta yoksa
lor da güzel olur bence)
1 limon, 1 portakal ve 1 lime
kabuğu
¼ tatlı kaşığı tuz
½ paket kabartma tozu
50 gram bitter çikolata (minik minik kıyılmış)
1 yemek kaşığı kadar içki (ben triple sec kullandım)
120 ml zeytinyağ
2 yumurta
1 cup un
1 cup badem unu
25 cmlik baton kek kalıbı
1. Öncelikle fırınınızı 175
dereceye ısıtın. Kek kalıbını yağlayın
ve yağlı kağıt ile kaplayın. Portakaldan incecik dilimler kesin. Her
dilimi de ikiye bölüp ‘D’ şekli elde edin.
2. 30 gram şekeri azıcık şu ile inceltip bulamaç kıvamına getirin. Kalıbın
dibine bu şekerli bulamacı iyice döşeyin. Portakal ‘D’lerini mümkün olduğu
kadar üst üste getirmeden kalıbın dibine yerleştirin.
3. Şeker ve narenciye kabuklarını
iyice birbirine yedirin. Bu işlemi ellerinizle yaparsanız elleriniz mis gibi
kokacak.
4. Aromalanmış şekerinize bütün
ıslak malzemeyi, yani yumurta, zeytinyağı, içki, ricottayı ekleyin. Şöyle bir
karıştırın.
5. Bütün kuru malzemeyi de
ekleyin, karışımı kalıba döküp 55 dakika kadar pişirin. 50. dakikadan sonra gözünüz üzerinde olsun, pişip pişmediğini kürdanla da kontrol edin.
Zeytinyağı ve ricotta kekinize
yumuşak ve hafif bir tat verecek, badem unu da kekinizin ikinci gününde daha
lezzetli ve nemli olmasını sağlayacak. İsterseniz çikolata parçalarını
kullanmayıp yerine ezilmiş bir iki kakule tohumu da atabilirsiniz.
(Ben mutfağa zeytinyağlı kerevizle giriş yapan kadından korkarım, arkadaş! Sizler ne yaparak başladınız? - Müge)
(Ben mutfağa zeytinyağlı kerevizle giriş yapan kadından korkarım, arkadaş! Sizler ne yaparak başladınız? - Müge)
Deniz Bey,
ReplyDeleteBu yazına bayıldım. Benim ilk pişirdiğim şeyler ise aklımda kaldığı kadarıyla bolonez soslu makarna, geçenlerde konuştuğumuz limonlu-tuzlu krep, Gönül Pala'nın kitabından Hindistan cevizli bisküvili toplar. O yıllarda bir de kanepe hazırlamayı severdim. Daha da küçükken ise salatalıklardan timsah yapardım. Antin kuntinlik içime işlemiş.
Antin kuntinlik mi? Bence hep ozel ve farkli!
ReplyDeleteBenim ilk eserim pilavdi, ama nedense makarna haslamak gibi adamdan saymamistim. İlk yemegimi eksili kofte olarak kayda aldim. Deniz'in pirinc yerine kinoa koydugu eksili kofte nasil oldu acaba?
Kofteleri bugun yapip dondurdum, yarin pisirecegim. Iyisi mi yaptiktan sonra haber vereyim.
DeleteMihihi... Thank you, Begüm Bey. :D
DeleteEline saglik Denizcim, buradayken tarifi alamamistim yarin caya misafirim var ben de yapayim. Badem unu yok evde rondoda incecik ceksem kabuksuz cig bedemi ayni isi gorur sanirim
ReplyDelete@unknown tabii ayni işi görür. İsterseniz badem unu koymayin ve daha un ekleyin, ama o zaman yağ ve sıvı miktarini biraz arttirmaniz gerekir. Ve kekiniz ertesi gün biraz daha kuru olabilir.
ReplyDelete