Friday 16 September 2016

Prag

Pazar öğleden sonra karar verip Pazartesi öğlen Prag'a uçtuk ve çok da iyi yaptık. Prag şahane bir şehirmiş, çok mutlu olduk. 

Şehre iner inmez otel yolunda şu epeydir merak ettiğim tridelnik'den yedik. Şehir tridelnikçi dolu; her  çeşidini yedik sanırım. Burada gördüğünüz ilkinin içi çikolata ve çilek doluydu, üzeri kremalıydı. Elmalı-kuru üzümlü-kremalı olanından da yedik. Dondurmalısı için soğuk trdelnik gerektiğinden, o en başarısızıydı. Şekerli-tarçınlı hamur soğukken epey tatsız bence.  


Prag'da geleneksel Çek yemekleri yemedik çünkü zaten üç hafta önce Slovakya'da bir Çek lokantasına gidip tüm Çek spesiyallerini yemiştik ve o ağır yemekler bana hiç iyi gelmemişti. Sauerkraut denen ekşi lahana turşusunun Çek versiyonunu, domuz yağlı ekmeklerini, porsiyonda neredeyse yarım kilodan az gelmeyen domuz ve ördek etlerini sevmiyorum, sevmekten de öte yiyemiyorum. Bilmeseydim denerdim, bildiğim için bulaşmadım. Ayrıca tüm geleneksel mutfaklar epey ağır olsa da, akrabaları Slovak yemeklerinin Çek yemeklerinden daha lezzetli olduğunu düşünüyorum. Neyse, durum böyleyken salatalar ve İtalyan mutfağıyla kafamıza göre takıldık.


Mesela yorulup da girdiğimiz, gayet iddiasız bir yerde yediğim bu kinoalı salata epeydir yediğim en güzel salataydı. Unutmayayım da eve dönünce yapayım diye fotoğrafını çektim. Yakında yapar, yazarım. Ha ama evet, bu bir Çek spesiyali değil neticede.       


Old Town Square'de şu aşağıdaki fotoğraftaki yemekten yedik. Aslında yemedik, ne yazık ki çöpe attık. Ekşi sevene bile ekşi lahana, ham, bryndza peyniri ve patatesten oluşan yemek neredeyse yarım kilo. Bir porsiyonları buymuş, öyle dediler, bence işin içinde inceden bir turiste giydirmece de var sanki. Sokak yemeklerini şu paragrafta özetleyeyim; Çek klobasası yine benim yiyemeceğim bir şey çünkü eti fazla çekmiyorlar. Slovakya'da üzerinde smietena, bolca sarımsak ve bayır turbu ile yenen langos burada ketçap gibi bir domates sosu, sarımsak ve peynirle yeniyor. İlkini tercih ederim. Bir de sokaklarda tahta çubukta spiral patates kızartması satıyorlar; bu iş bizde niyeyse pek tutmadı ama bence güzel bir şey. Yine Slovakya'da yediğim kolach'lar tabii ki burada da vardı. Bunlar da varsa yerim, yoksa aramam; öyle bir pastane ürünü. 


Böyle bir tatlıları daha var; lazenske oplatky, spa wafers. Bir nevi kağıt helva. Bir nevi dev boy komünyon waffle'ı.


Bunlar sonra böyle çikolata, vanilya, fındıkla tatlandırılıp 9 Kat Tat haline de gelmiş. Hoş, o kadar tatlı değil, çok daha güzel. Bir taraftan da tüm bu iş adeta Efkaristiya ayiniyle İsa'nın bedeninden gofrete uzanan yol.


Peki ya buna ne diyeceksiniz? Cokolada.cz Buyrun, vitrin bu. Sincaplar iş başında, çikolatacılığı okulunda öğrenip işe koyuluyorlar, e çalışırken ağızları da boş durmuyor elbet. Bir süre vitrine yapışıp kalmış olabilirim. Dükkanın ortağı kadınla tabii ki sincap sevgisi, Chip and Dale, Aslan Kral sohbeti döndürdük ve kendi sincaplı enstelasyonlarımı kendisiyle paylaştım. Ruj eşim burada galiba. Buradan hem bu sincaplardan, hem de çikolata aldım.


Becherovka'nın bu dörtlü ufak setini Becherovka seven Ahmet için aldım. O da limonluyu ve KV14'ü beğenip dönüşte büyük şişelerinden aldı. Becherovka, Jeigermaister; Becherova Lemon seyreltilmiş limoncello; Cordial eziyet; KV14 ise Underberg gibi. Saydığım tüm bu içkilerin hiçbiri benlik değil.


Pilsner Urquell'i Slovakya'dan biliyorduk, burada da epey içtik. Ferdinand da güzeldi. Bir de bira tadımına gittik. Yine anladım ki sevdiğim biralar genellikle açık sarı lager'lar, herby pilsner'ler; buğday biralarına bir yere kadar tahammülüm var. Hele karamelize biralar, (Aecht Schlenkerla Rauchbier Marzen dışında) isli biralar ve bir bardağıyla insanı doyurup tıkayan stout'ları hiç sevmiyorum. Bu degüstasyon çok keyifli geçti; rehber iki saat boyunca anlattı da anlattı. Artık sonrasında ne kadarı aklımda kalır bilmiyorum ama epey bir şey öğrendik. Bir de tadımda Meksikalılar vardı, sonrasında onlarla içip lafladık. Canım Meksika, zaten hep çok özlüyorum, sıcakkanlı Meksikalıları bulup Meksika sohbeti yapabilince çok mutlu oldum.

No comments:

Post a Comment